Kentsel Devrim
Lefebvre, “toplumun bir bütün halinde kentleşmesi” hipotezinden yola çıkarak, kır-kent çelişkisi içinde ele alınan şehir kavramının ortadan kalktığını, ortaya çıkan “kent toplumunun” yeni yorum ve yaklaşımlara ihtiyaç duyan kompleks bir araştırma alanı olduğunu; kentin ise toplumsal analiz ve pratiklerin merkezinde yer alarak şehirleşme sorunuyla sınırlanmaması gerektiğini öne sürüyor. Kenti yalnızca tüketimin ve yeniden üretimin değil, kapitalist üretimin de merkezine yerleştirerek, toplumsal-siyasal mücadeleyi üretim-fabrika eşleşmesinden koparıp, üretim-kent ölçeğine ve vizyonuna taşıyor. Metalaşma, pazar, bürokratikleşme üzerine kurulu soğuk ve modernist kentleşme/şehirleşme yaklaşımını reddederek, kentin sakinlerinin canlı deneyimlerinin altını çiziyor.
Şehir miti, kalıplaşmış biçim ve biçimciliğe karşı, özgün sosyal ilişkiler, kendi kaderini çizebilme ve bireysel yaratıcılığın öne çıktığı bir Kentsel Devrim hayal ediyor.”