Kadıköy Balık Pazarı’nda Ağır İhmal
Tam Haydapaşa’nın orjinal halini koruyan restorasyon projesinin kabul edilmesine sevindik, Slow Food İstanbul’dan gelen haber ile Kadıköy Belediyesi kalbimizi kırdı.
Kadıköy Tarihi Çarşı’yı ziyaret eden Slow Food İstanbul’un Lüfer Koruma Timi hemen her tezgahta 8 ila 17 cm arası boylarda yavru lüferler, 17 cm dahi olmayan dil balıkları, 20 cm’i bulmayan palamutlarolduğunu bildiriyor. Maalesef bunu kontrol eden tek bir denetçi ya da zabıtanın da olmadığını belirtiyor.
Açık konuşmak gerekirse bu durum sadece Kadıköy’e özgü bir durum değil. Maalesef İstanbul’un her yerinde buna benzer yasa dışı satışlar devam ediyor. Üsküdar, Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş balıkçılarında da talan çılgınca devam etmekte; yasadışı balıkla dolu tezgahlar bu semtlerin her yerine yayılmakta.
Taraf Gazetesi’nde bu konu hakkında bir köşe yazısı yazan Slow Food Fikir Sahibi Damaklar kurucusuDefne Koryürek, durumun düşündüğümüzden daha kötü olduğunu söylüyor. Tezgahlara artık lüferin gelmediğini belirten Koryürek, sormadan edemiyor: Karadeniz’de lüfer olsa benim balıkçım avlamaz mı?
Stokların hâlâ bilinmediğini, Türkiye İstatistik Kurumu’nun artık rakamları bile yayınlamadığını belirten Defne Koryürek, eğer sularımızda lüfer yoksa, gezegenin refahına, sürdürülebilirliğine ilişkinağır bir ihmalimiz olduğuna dikkat çekiyor.
Koryürek, varolan yasalara, getirilen düzenlemelere, satış biçiminin kurallarının kabul edilmesine rağmen, yavru balıkların, boy altı balıkların tezgâhlarda, pazar yerlerinde ve anıyla sanıyla dev gibi kurum olan süpermarketler dâhil tüm satış noktalarında ortaya çıkma sebebinin niyete bağlı olduğunu belirtiyor.
Niyet edince kaçak sigaraya darbeler vuran bir şehirde, balıkların avlanmasını ve satılmasını düzenleyen yasa, kontrolden Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını, Sahil Güvenliği, jandarmayı, deniz polisinı ve daha pek çoklarının yanı sıra belediyeleri de sorumlu tuttuğunu, büyükşehir belediyelerinsu ürünleri halini işlettikleri için fevkalede sorumlu olduğunu belirtiyor.
Defne Koryürek, özellikle ilçe belediyelerinin zabıtaları aracılığı ile yaptıkları kontrollerin yetersizolduğunu belirtiyor. Kadıköy Belediyesi’ne sorumluluğunu uzun zamandır hatırlattıklarını, Beyoğlu, Şişli, Üsküdar’a gibi belediyelerin tezgâhları denetleyen bir zabıta olmadığını, bir tek Şile Belediyesi’nin kontrolleri ile iyi niyeti gösterdiğini belirtiyor.
Bizde Defne Koryürek’e katılıyoruz; bu işin üstesinden aslında kolayca gelinebilir, önemli olan niyetimizin olması.
Yılmadan, günlük alışverişlerimiz sırasında biz de kontrol edip,174’ü arayarak, şikayetimizi adres ve firma bildirerek, pazar yeri gibi adressiz, firma ünvansız noktalarda ise belediyenizden denetim talep ederek; Change.org’daki imza kampanyasını imzalayıp, tüm dostlarımız ile paylaşarak.
Israrla. İnatla. Yarına inançla… Çünkü Defne Koryürek’in de dediği gibi:
“Balık bitti hanımlar, beyler! İstanbul’un sembolü orkinos zaten gitti, uskumrusu yok denizlerimizin,palamut can çekişiyor, lüfer keza. Nasıl bakacağız çocuklarımızın suratına? İkinci bir gezegen, beşinci bir durak, bir sonraki Boğaz mevcut değil. Herşey burada, sınav da burayı yaşanır sürdürmek ya da talan edip yokolmak arasında.”