Elektriğiniz Viyadükten, Şarjınız Güneşten
Dayanışma Dolapları İle Gıda İsrafına Son
İspanya’nın Galdakao kenti sakinleri gıda israfı ile alışılmadık ve yaratıcı bir yol ile mücadele ediyor. Kentte gönüllülerin oluşturduğu bir dernek sokaklara buzdolabı yerleştirmeye karar verdi. Bu buzdolaplarına isteyen kendisine fazla gelen gıdayı bırakabiliyor, ihtiyacı olan da gelip buzdolabından alabiliyor.
Öncelikli amaç açlıkla mücadele değil, akıl almaz boyutlara ulaşan gıda israfına karşı bilinçlenmeyi sağlamak ve mücadeleyi geliştirmek. The Guardian’a konuşan fikrin yaratıcısı Álvaro Saiz, “Bu bir hayır işi değil ve tamamen çöpe atılacak gıdaların nasıl kullanılabileceğine dair bir çaba” diyor. Saiz’e göre “Kimin aldığı önemli değil, Julio Iglesias da buradan geçerken durup yiyecek alabilir. Amacımız gıda ürünlerinin geridönüşümünü ve kullanılmasını sağlayarak israfın önüne geçmek”. Dayanışma Dolabı, sokaklara yerleştirildikten sonraki iki ayda 200 ila 300 kilogram arasında gıdayı kurtardı. Sadece yurttaşlar değil, aynı zamanda lokantaların da fazla gıdalarını koydukları dolabın başarısını ise yalnızca kurtardığı gıda miktarı ile değil, insanlar arasında geliştirdiği bilinç ve pratikler ile ölçmek daha doğru olabilir.
Güneşle Şarj Etmek Hiç Bu Kadar Hafif Olmamıştı
Güneş enerjisi için şarj üniteleri ve piller üreten Folk, iddialı bir ürün ile ortaya çıktı: Solar Paper. Hedef, kağıt kadar ince paneller yardımı ile güneş enerjisini toplamak. Kickstarter’da 50 bin dolar hedefi ile kampanya başlatan Folk şu ana kadar 7000’e yakın destekçisinden 1 milyon doların üzerinde para topladı.
Bir defter yaprağından biraz daha kalın olan cihaz, katlama yerlerinden açtığınızda genişçe bir güneş paneline dönüşüyor. Üzerindeki ekran sayesinde ne kadar enerji ürettiğinizi de görebildiğiniz cihazın çevresindeki mıknatıslar, ek paneller ile birleştirme yapabilmenizi sağlıyor.
Solar Paper, güneşli bir günde akıllı bir telefonu 2,5 saatte şarj edebiliyor ki bu ortalama bir şarj cihazı ile aynı süre demek. Herhangi bir yere bağımlı kalmaksızın çalışabilen cihaz özellikle çok seyahat edenler ya da doğada vakit geçirenler için biçilmiş kaftan. Muadili olan güneş panellerinden bir farkı da kendisini sürekli çalışır halde tutması. Muadilleri, topladığı güneş enerjisi azaldığında kendisini kapatır ve biri tarafından tekrar başlatılması gerekirken, Solar Paper kendini otomatik olarak başlatabiliyor, böylece tepesinde beklemenize gerek kalmaksızın çalışabiliyor. USB ile bağlanabilen tüm aletleri şarj edebilen Solar Paper’ın üretiminin önümüzdeki aylarda tamamlanması planlanıyor fakat ilk üretim hedefindeki tüm ürünler şimdiden satılmış. Biraz beklemeniz gerekecek…
Gece Bile Enerji Toplayan Güneş Paneli mi?
Kulağa biraz tuhaf geliyor ama Texas Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı güneşten istifade edilemeyen çok bulutlu havalarda ve hatta gece bile güneş enerjisi depolayabilen bir enerji hücresi üretti. Bu iddialı projenin araştırma ekibinin lideri Fuqiang Liu “Bu araştırma güneş enerjisini depolama ve kullanma konularında tüm bildiklerimizi değiştirebilir. Yenilenebilir enerji her geçen gün yaygınlaşırken, güneş enerjisini depolayabilmemiz ve onu enerji kıtlığına karşı sürdürülebilir ve yenilenebilir bir alternatif enerji kaynağı olarak kullanabilmemiz önem kazanıyor” diyor. Proje kapsamında aygıtın ilk prototipi hazırlandı. Prototip tamamen fotoelek-trokimyasal valadyum hücrelerden oluşuyor ve şimdiye kadar elverişsiz olarak bildiğimiz koşullarda bile güneş enerjisini yakalayıp saklamamızı sağlıyor.
Çalışmalar 2013 yılında Liu’nun güneş ışığını yakalama, enerjiye dönüştürüp saklama ve kullanmak için iletme konusunda bir araştırma yapmak üzere fon almasıyla başlıyor. Yalnızca 400 bin dolarlık bu fon ile ekibi büyütüyorlar ve Enerji Bölümü Dekanı Khosrow Behbehani’nin iddiasına göre güneş enerjisi üretimi ve depolamasını tepeden tırnağa değiştirebilecek bir buluşa imza atıyorlar. Behbehani “Dr. Liu ve meslektaşları dünyadaki en geniş enerji kaynağını daha sürdürülebilir ve zararsız şekilde kullanmamız için yeni bir model şekillendirmemize yardımcı oluyorlar” diyor.
Elektrik Üreten Rüzgar Köprüleri
Yenilenebilir enerji konusunda her fırsattan istifade ediliyor. Kanarya Adaları’nda uygulanacak ilginç bir formül de viyadüklerin altına yerleştirilecek rüzgar panelleri. Aslında fikir çok basit bir temele dayanıyor; rüzgarın kuvvetli olduğu alanlarda viyadüğün ayakları arasına kurulacak paneller ile elektrik üretimi sağlanıp çevreye dağıtılması. Buradaki yenilik ise modelleme ve bilgisayar simülasyonlarıyla verimliliğin ölçülmeye çalışılması.
ZECSA şirketi ve Vigo Üniversitesi tarafından desteklenen projede araştırmacılar rüzgar türbinlerini geçirgen diskler olarak tasarlayıp hava direncini minimuma indiriyorlar ve bunun değişik dizilişlerini bilgisayarda test ediyorlar. “Doğal olarak, daha fazla yüzeye sahip olan pervane daha kuvvetli bir güç topluyor, böylece enerji üretilebiliyor. Diğer taraftan, küçük pervanelerde metrekare başına elektrik üretimi daha fazla” diyor araştırma ekibinden Oscar Soto ve bu yüzden de viyadüklere tamamen aynı şekilde ayarlanmış özdeş panellerin kurulması gerektiğini belirtiyor. Soto’ya göre verimlilik sağlandığı takdirde 400-500 hanenin elektrik tüketimini bu şekilde karşılamak mümkün olacak; diğer yandan da yılda 140 tonluk karbondioksit salımının önüne geçilebilecek.
Trafik E-mürekkepli Tabelalardan Sorulur
E-mürekkep gündemimize dijital kitaplarla girdi. Matbu ya da dijital kitap arasındaki tartışma bir yere varamayacak gibi görünse de batarya ve göz yorgunluğu sorununu bir nebze olsun elektronik mürekkep ile çözmüştük.
Elektronik mürekkebin en iyi tarafı yazılar değiştirilmediği sürece herhangi bir enerji tüketiminde bulunmaması. Bu da demek oluyor ki dijital kitap okuyucunuzda bir sayfayı açtığınızda eğer onu değiştirmezseniz ekranın ömrü kadar o yazı orada kalabiliyor. Bu da yazı temelli görüntüleme işlemlerinde müthiş bir enerji tasarrufu demek.
Avustralya’nın Sydney kenti, akıllıca bir iş yapmış ve elektronik mürekkebi güneş enerjisiyle birleştirerek trafik tabelalarına taşımış. Böylece hem kullanışlı hem de tasarruflu bir trafik sinyalizasyon sistemi entegrasyonu gerçekleştirilmiş. Güneş enerjisiyle çalışan ve elektronik kağıt ile elektronik mürekkep kullanılan tabelalar LCD kullanılan muadillerine göre %99 daha az enerji harcıyor.
Işığı yansıtmadığı için kolaylıkla okunabilen tabelalar ayrıca sürekli bağlı olduğu internet aracılığıyla güncel trafik bilgilerini edinip trafiğin yoğun olmadığı alternatif güzergahlar hakkında şoförleri uyarıyor. Elektrik kesintilerinden hiç etkilenmeyen tabelaların en çok enerji harcadıkları anlar 3G ile veri alırken kullandıkları internet bağlantıları. Tabelaların üretim ve kurulum maliyetleri de oldukça düşük. Bakalım başka kentler de Sydney’i takip edecek mi?
Peki Ya Ağaçların da Bir E-posta Adresi Olsaydı?
“Sevgili Ulmus, bugün St. Mary Koleji’nden ayrılırken bir dalına değil de senin güzelliğine takılıp kaldım. Eminim ki senin güzelliğinde ve çekiciliğinde bir ağaç bu tip mesajları hep alıyordur”.
Bu Melbourne kentinde yaşayanların kentin ağaçlarına yazdıkları on binlerce mektuptan birinden yapılmış bir alıntı. 2013’te başlayan bir programla kentteki tüm ağaçlara kimlik numarasının yanında bir de e-posta adresi verildi. Aslında amaç ağaçlar hakkında bilgi toplamak, dalları yollar için tehlike oluşturu yorsa belediyenin bilgilendirilmesini sağlamaktı. Program her ne kadar başlangıçta amaca uygun raporlarla başlasa da, sonrasında örneğini gördüğümüz mektuplara dönüşmüş. Belediye de bu gelişmeyi bir fırsat olarak görüp kent sakinleri ile kent arasında bir köprü kurma işlevini yerine getiren “ağaca e-posta gönderme” uygulamasını yaygınlaştırmış. Yetkililer doğa ile kent sakinleri arasındaki bağın bu sayede kuvvetlendiğini söylüyor. Diğer yandan hemen her gün kendileriyle ilgili bilgilerin e-posta olarak atıldığı ağaçlar hakkında veri toplanıyor. Şeylerin İnterneti’ndeki “şeyler” muhakkak ki cansız olmak zorunda değil. Buzdolabı veya otomobil anahtarı insanlarla iletişime geçebiliyorsa, teknoloji neden insan-doğa arasındaki ilişkiye de müdahil olmasın?
Enerjinizi Google’a Sorun!
Google’ın uzun zamandır üzerinde çalıştığı Sunroof Project uygulamaya geçti. Proje, sürdürülebilir enerjiye katkıda bulunmak ya da elektrik faturalarını düşürmek isteyenler için üretim potansiyelini tahlil edilebilecek. Şimdilik sadece ABD’de San Francisco Bay Area, Fresno ve Boston’da kullanılabilen hizmetin kapsamının kısa zamanda genişleyeceği öngörülüyor.
Yapmanız gereken Project Sunroof’taki haritaya adresinizi girmek. Google, Haritalar’daki ve diğer veritabanlarındaki verileri alarak sizin için özelleştirilmiş bir çatı tahlili sunuyor. Bunu da çatınızın yıl boyunca güneşten ne kadar istifade ettiğini hesaplayarak yapıyor. Bu sonuçlara; uydudan aldığı fotoğraflar ve haritalandırma verilerini, çatınızın 3B modellemesini, çevredeki ağaçların ve yapıların gölgelerini, yıl boyunca güneşin olası konumlarını, kaydedilmiş sıcaklık değişimleri ve bulut hareketlerinin güneş enerjisi üretimi üzerine etkilerini göz önünde bulundurarak varıyor. Ayrıca Sunroof hizmet sayfasına aylık elektrik faturanızı adresinizle birlikte girerseniz %100 verim ile bir güneş paneli kurulumu yaptığınızda ne kadar tasarruf edebileceğinizi hesaplayabiliyorsunuz. Bu sayede sürdürülebilir enerji üretimini teşvik etmeyi amaçlayan Google’ın hedefi ise tüm gezegenin potansiyel elektrik üretimini haritalandırmak.
Facebook’un “Kartal”ı Yüksekten Uçuyor
Facebook’un dünyada internetsiz tek bir hane, tek bir birey bırakmamayı hedefleyen internet.org projesi tüm tartışmalara rağmen doludizgin ilerliyor. Bunun yanında Facebook, Connectivity Lab isimli laboratuvarında bu proje ile paralel olarak muhtelif alanlarda geliştirmeler yapıyor. Bunlardan en önemlisi de interneti dünyada ulaşılmadık yer bırakmayacak şekilde yaymayı planlayan insansız hava araçları projesi Aquila. Ürün prototip aşamasında, YouTube’da yayımlanan videolara baktığımızda prototipin başarıyla çalıştığını söylememiz de mümkün.
Aquila, Latince “kartal” demek. Amacı insansız hava araçları yardımı ile internet altyapısının ulaşmadığı bölgelere internet yaymak. Facebook kurucusu ve mevcut CEO’su Mark Zuckerberg’e göre gelişmemiş ülkeleri kalkındırmanın en önemli adımı o ülkelerde yaşayan insanları internete kavuşturmak. Bu aynı zamanda artık kullanıcı sayısı olarak doyma noktasına ulaşmakta olan Facebook için yeni pazarlar da demek. Aquila, dünyayı ağa katarak, kablolu altyapı kurulamamış tüm “kara bölgeleri” de sisteme dahil edecek. Facebook bunu da tamamen güneş enerjisi kullanan ve bu enerji ile üç ay boyunca havada kalabilen Aquira ile yapmayı hedefliyor. Kanatlarının üstü güneş panelleri ile kaplı, karbon fiber malzemeden yapılan Aquira, 60-90 bin feet yükseklikte uçabiliyor ve kanat genişliği Boeing 737’ninkinden fazla.
Aquila için herhangi bir hava üssü kurulmayacak. Bir balon ile belli bir feet’e çıkarılan Aquila orada serbest bırakılacak. Projenin tam olarak ne zaman hayata geçirileceği ve kaç Aquila kullanılacağı ise henüz bilinmiyor.