RİHA / DİHA ‘Taş ocaklarını istemiyorlar’

19641

RİHA / DİHA – Bir yandan doğanın acımasızca talanına dayanan egemenlerin düzeni öte yandan ise doğanın ve insanın özgürce yaşamının temele alındığı halkların düzeni… Mezopotamya Ekoloji Hareketi bünyesinde kısa bir süre önce kurulan Riha Ekoloji Meclisi, oluşturdukları komisyonlar ile çalışmalarına başladı. Riha’nın ekoloji sorunlarını tek tek araştırıp gündemlerine alan Meclis, çözüm önerileriyle halka gidiyor. Ekoloji Meclisi Eşsözcüleri Leyla Mumin ile Mazlum Yılmaz, kentin ekolojik sorunlarına karşı bilinçsizlikten şikayetçi. Kapitalist anlayışla doğanın tahakküm altına alınmak istediğine dikkat çeken Mazlum Yılmaz, “İnsan doğa içerisinde en gelişmiş canlıdır. Bu gelişmişliğin insan doğa ilişkisinde insanın doğa üstünde tahakküm etmesi için değil tam tersi doğayla anlamlı bir bütünleşmesine yönelik kullanılması gerekiyor” diye konuştu.

‘Taş ocaklarını istemiyorlar’

Meclisin kurulması ile birlikte kentin ekoloji sorunları da gün yüzüne çıktı. Kara köprü ilçesine bağlı Hamurkesen köyü ve çevresindeki 11 köyün bulunduğu araziye yapılması planlanan taş ocaklarına dikkat çeken  Mazlum Yılmaz, “Köylüler taş ocaklarını fıstık ve zeytin ağaçlarının yanı sıra tarım arazilerinin tahrip olacağından kaynaklı istemiyorlar. Aynı zamanda taş ocağının yapılacağı alan köylülerin hayvanlarını otlattığı meradır. Köylüler, taş ocağı için verilen iznin durdurulması için hukuki süreç başlattılar. Bu hukuki süreçte köylülerin yanında olacağız” dedi.

Meclisin Eşsözcüsü Leyla Mumin de, verimli arazilere sahip kentin yanlış tarım politikaları nedeniyle çok büyük ekolojik sorunların meydana geldiğini ifade etti. Türk hükümetlerinin neredeyse tamamının ağzından düşürmediği GAP Projesinin aradan geçen onca yıla rağmen bitirilmediğini de hatırlatan Mumin, “Bu projenin bölgeye hiç bir faydası olmadığını her yıl bölgeden batıya doğru yola çıkan binlerce kişilik mevsimlik işçi ordusundan anlayabiliyoruz” ifadelerini kullandı. Atatürk Barajı’nın Halfeti gibi bir çok tarihi yerleşim alanlarını sular altında bırakmakla kalmadığını belirten Mumin, aynı zamanda bölgede bulunan bir çok canlının yaşam alanına müdahale edildiğini ve kelaynak gibi hayvanların nesillerinin yok olmakla yüz yüze kaldığına dikkat çekti.

(Haber: Özgür Basın)